Güncelleme Tarihi: 14 Temmuz 2018

Gösterim: 1818

“15 Temmuz En Uzun Geceydi” Konulu Panel Düzenlendi

Üniversitemiz tarafından "15 Temmuz Şehitleri Anma, Demokrasi ve Milli Birlik Günü” etkinlikleri çerçevesinde Barış Manço Kültür Merkezi’nde “15 Temmuz En Uzun Geceydi” konulu panel düzenlendi.

Panele Rektörümüz Prof. Dr. Süleyman Özdemir, Bandırma Kaymakamı Günhan Yazar, ilçe protokolü, üniversitemiz öğretim elemanları ve personeli ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından başlayan programın açılış konuşmasını Rektörümüz Prof. Dr. Süleyman Özdemir gerçekleştirdi. Rektörümüzün konuşmalarından sonra söz alan Bandırma Kaymakamı Günhan Yazar, “Tarihin en akla sığmayacak saldırısını yaşadık. Darbe girişimini unutmadık, unutturmayacağız. Mehmet Akif’in deyimiyle ‘Bedr’in Arslanları’ gibi vatandaşından Cumhurbaşkanına kadar büyük bir direniş gösterildi. Şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine unutmayacak, unutturmayacağız. Yeni 15 Temmuzlar yaşamamak için unutmayacak, unutturmayacağız. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’ne ‘15 Temmuz Şehitleri Anma, Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ programı kapsamında açmış olduğu sergi ve şu an düzenlemekte olduğu bu anlamlı panel nedeni ile şükranlarımı sunuyor, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.” diye konuştu.

Bandırma Kaymakamı Günhan Yazar’ın konuşmasının ardından, Anadolu Ajansı tarafından hazırlanan ve 15 Temmuz darbesinde yaşananların kronolojik olarak aktarıldığı sinevizyon gösterimi gerçekleşti.

Bu sinevizyon gösterimi sonrasında panelistler arasında yer alan ve 15 Temmuz ile ilgili ilk belgeseli çekmiş olan yönetmen Ahmet Altınata’nın “15 Temmuz En Uzun Geceydi” belgeselinin kısa versiyonunun gösterimi gerçekleşti.

Belgesel gösterimi sonrasında panele geçildi. Panel, moderatör  Dr. Öğr. Üyesi Hamit Akçay’ın 15 Temmuz ile ilgili yazılan bir şiiri seslendirmesiyle başladı. Panelist olarak ilk sözü yönetmen Ahmet Altınata aldı. Altınata, “Allah’ın bir lütfu olarak darbe gecesinde, İstanbul’da çatışmaların yaşandığı en kritik beş noktada farklı saatlerde bulunarak tarihe şahitlik ettim. Ailem ile birlikte içinde bulunduğum aracın çevresine kurşunlar yağmasına rağmen Allah’a şükürler olsun ki bizlere bir şey olmadı. Bir yönetmen olarak o gece yaşananlara bir taraftan şahitlik ederken diğer taraftan yaşanılanları kayıt altına alma imkanına sahip oldum. Çekmiş olduğum belgeselin omurgasını bu görüntüler oluşturdu. Toplamda 10.000 saatin üzerinde çekim, yüzlerce gazi ve şahit ile görüşmeler yaparak iki ay içerisinde belgesel çalışmamızı tamamlamış olduk. Yaptığımız görüşmeler bizi çok derinden etkiledi. Fetö’nün ne kadar derin, sinsi ve hain bir terör örgütü olduğuna şahitlik ettik. Darbecilerin ilk hedefinin Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü olduğunu görüyoruz. 6.500 çevik kuvvet polsinin görev yaptığı Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü düşmesi İstanbul’un düşmesine, İstanbul’un düşmesi ise Türkiye’nin düşmesine neden olacaktı. 200 asker, 5 zırhlı araç ve 1 tank ile Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne yönelen askerler kahraman halkımızın hiç bir çağrı beklemeden meydanlara çıkması ve görevdeki polis müdürlerinin cesareti ve dik duruşu sayesinde püskürtülmüştür. Belgesel çekimlerimiz için yaptığımız görüşmelerde şunu çok net olarak gördükki bu darbe girişimi başarılı olsaydı birçok polisimiz ve vatandaşımız bu darbenin sonucunu canıyla ödeyecek ve milletimiz büyük bir yıkım yaşayacaktı. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’nın darbe girişimine karşı kararlı duruşu, Başbakanımızın ve Meclisimizin darbe girişimine karşı çok net bir tutum sergilemeleriyle ülkemiz büyük bir yıkımın eşiğinden dönmüştür. Çekmiş olduğumuz ’15 Temmuz En Uzun Geceydi’ belgeseliyle yönetmenlik mesleğimizin zekatını yerine getirdiğimizi ve tarihe önemli bir kayıt düşerek önemli bir sorumluluğu yerine getirdiğimizi düşünüyorum. Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.” diye konuştu.

Panelin diğer konuşmacısı olan Uludağ Ünivesitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayyar Arı, “Darbe gecesi Bahçeşehir Üniversitesi’nde vermiş olduğum dersimi bitirmiş ve 22.30 sularında evime geçmiştim. Yemek yerken telefonuma CNN, Routers vb. uluslarası ajanslardan Türkiye’de darbe girişimi olduğuna dair haberler düşmeye başladı. Ancak Başbakanımız Binali Yıldırım’ın yapmış olduğu ordu içindeki bir grup asker görünümlü hain tarafından kalkışma gerçekleştirilmekte olduğunu ancak bu kalkışmaya girişenlere hadlerinin bildirileceği açıklaması sonrasında biraz rahatladık. Ancak TRT’de darbe bildirisinin okunması ile beraber yurt dışı haber ajansları Türkiye’de darbenin gerçekleştiği haberlerini geçmeye başlayınca tedirginliğimiz tekrar arttı. Bunların hemen ardından Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu ordu içindeki hainlerin en ağır şekilde cezalandırılacağı ve milletimizin bu hain darbe planını akamete uğratacağı açıklaması ve halkı meydanlara çağırması sonrasında ben de evimden ayrılarak meydana doğru hareket ettim. Millet olarak bu hain darbe girişimini hep birlikte püskürttük. Dünyanın neresinde bir darbe oluyorsa bilin ki bu darbenin arkasında Amerika Birleşik Devletleri vardır, CIA vardır, Mossad vardır. Dış destek olmadan bir darbe planlaması söz konusu olamaz. Bir darbe ülke içerisinde başarılı olsa bile, uluslarası egemen aktörlerin tanıması olmadan başarıya ulaşamaz. Ülkemizdeki hain darbe girişimide dış destekli bir gelişmedir. Coğrafyamız ve islam dünyası çok büyük bir tehdit altındadır. 57 islam ülkesi içerisinde bu tehdide karşı koyabilecek tek ülke Türkiye’dir. Ekonomisiyle, nüfusuyla, askeri kapasitesiyle Türkiye en güçlü islam ülkesidir. Bu nedenle Türkiye’yi diz çöktürmek için ne kadar uğraşırlarsa  uğraşsınlar, milletimiz birliğini koruduğu müddetçe dış güçler amaçlarına ulaşamayacaktır. Fetö darbe girişimi, Türkiye’yi ele geçirme operasyonu çerçevesinden bakılması gereken bir hadisedir. Hain darbe girişimi öncesinde, Fetö üyesi insanların her yerde var olduğunu biliyorduk ama her kurumda bu kadar büyük ölçüde organize olduklarını açıkcası hiçbirimiz tahmin etmiyorduk. Özellikle Genelkurmay Başkanlığı ve emniyette her kademede örgütlenmiş binlerce Fetö mensubu olduğunu hiç düşünmedik. Ancak bu hain darbe girişimi ile tehlikenin boyutunu görmüş olduk. Ülkemiz çok büyük bir tehlikeyi bir olarak, birlik olarak, dik durarak savuşturmuştur. Bu badirenin atlatılmasında gençlerimizin cesaretinin çok önemli bir rolü olmuştur. Ülkemiz insanı Anadolu’yu aşan, İslam dünyasını hatta insanlığı kuşatacak sevgiye ve irfana sahiptir. Nitekim bunu, geri kalmış ülkelere yapmış olduğu uluslararası yardımlarla da kanıtlamaktadır. Geçtiğimiz yıl içerisinde ABD’nin uluslarası bağış miktarı 6,5 milyar dolar olarak gerçekleşmişken ülkemiz insanı 8 milyar doların üzerinde uluslarası bağış gerçekleştirmiştir. Türkiye gerek bölgesel gerekse küresel güç olma yolunda ilerlemektedir. Bunu engellemek isteyen dış güçler, Fetö hain darbe girişiminin arkasındadırlar. Ama ülkemiz insanı inancı ve fedakarlığı ile her türlü zorluğun üstesinden bugüne kadar geldiği gibi bugünden sonrada gelecektir.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Panelde son konuşmayı gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Hamit Akçay, “Düzenlenen bu panel ve benzeri programlar 15 Temmuz’u anlama ve bir daha yaşanmaması bağlamında önemli bir bilinç oluşturmaktadır. 15 Temmuz günü henüz hiçbir çağrı yapılmadan ben ve çevremdeki arkadaşlarım bunun bir darbe girişimi olduğu ve bu darbeye karşı meydanlara çıkılması gerektiği bilinciyle hareket ettik. On binler, yüz binler meydanlara yürüdü. Darbeci askerlerden meydanlar ve şehirler temizlendi.” diye konuştu. Akçay, paneli İsmail Kılıçaslan’ın 15 Temmuz için yazmış olduğu “Tam O Sırada” isimli duygu yüklü şiiri okuyarak sonlandırdı.

Panel bitiminde panelistlere Rektörümüz Prof. Dr. Süleyman Özdemir ve Bandırma Kaymakamı Günhan Yazar tarafından günün anısına plaket takdim edilerek Bandırma vapuru maketi hediye edildi.