Güncelleme Tarihi: 18 Şubat 2021

Gösterim: 725

“Mesleğe İlk Adım ve Anne Çocuk Beslenmesi” Konulu Söyleşi Düzenlendi

Beslenme ve Diyetetik topluluğumuz tarafından “Mesleğe İlk Adım ve Anne Çocuk Beslenmesi” konu başlıklı söyleşi düzenlendi. Moderatörlüğünü Ecren Acar’ın yaptığı söyleşiye konuşmacı olarak Uzman Diyetisyen Ayşenur Şahin katıldı. İki oturum şeklinde yapılan söyleşinin ilk bölümünde meleğe yeni adım atacak adaylar için beslenme ve diyetetik alanına ilişkin mesleki bilgiler verildi. “Üniversite hayatında bize katkısı olabilecek şeyler nelerdir?” sorusuna Şahin, “ Kendinize ne kadar çok bilgi katarsanız bu sizin yararınızadır. Elinizden geldiğince yabancı dil ve okuma yapmak önemlidir. Bununla birlikte seminerlere katılmak da kendinizi geliştirmeniz açısından önem taşımaktadır.” dedi.

“Mezuniyet sonrası nasıl bir süreç oluyor?” sorusuna Şahin, “Kolay bir başlangıç olmayacaktır. Mezun olduktan sonra beş sene içinde iş beğenmeme gibi bir durumda olmamalıyız. Ve karşımıza çıkacak fırsatları değerlendirmek gereklidir. Çünkü bir yerden başlamak gerekir. Bu süreçte tamamlamanız gereken eğitimler ve almanız gereken kurslar varsa bunları da kendinizi vererek tamamlayabilirsiniz. Çağımız gereği online olarak da bir iş imkanını yaratabilirsiniz.” şeklinde cevaplandırdı.

Özel hastanede çalışma tecrübesine de değinen Şahin, “Orada öğrendiğim bilgi ve çalışma süreci benim ofisimi açmama yardımcı oldu. Zaten özel hastanede konforlu bir çalışma alanı var ve danışan alma şansınız oluyor. Birçok doktorla iletişim halinde oluyorsunuz.  Maddi olarak sizi tatmin etmese de edinebileceğiniz deneyimler sizin geleceğinizi oluşturacaktır.” dedi.

Özel hastanede çalışırken yüksek lisans yapma tecrübesinden de paylaşan Şahin, “Yüksek lisans artık tercih değil bir zorunluluk oldu. Daha öğrenecek çok şey var. Okuduğunuz üniversiteden farklı bir okulda yüksek lisans yapmanız size farklı bir pencereden bakmanızı sağlar. Çünkü farklı hocalar ile farklı bir çevre olacaktır. Çalışmayı düşündüğüm için önce işe girmeyi sonra yüksek yapmayı düşündüm kendi masraflarımı çıkarabilmek için. Önemli olan yüksek lisansı yapabileceğiniz bir zaman oluşturmanız.  Benim derslerim bir güne sıkıştırıldığı için çalıştığım özel hastane bunu telafi edebiliyordu. Zordu ama mezun olduktan sonra daha enerjik olunduğu için bu yapılabilir ve iyi ki bunu yapmışım diyorum. Yüksek lisansı hepinize tavsiye ediyorum. Önemli olan hangi üniversiteden mezun olduğumuz değil, kendinize ne kattığımız önemlidir.” diye konuştu.

Şahin, “Poliklinik diyetisyenliği yapmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?” sorusuna ise; “ Biraz daha yaşam standartlarını değiştirmek için gelen hastalardır. Eğer kendi işyerinizi açma noktasına gelirseniz mesleği bilmek alana hakim olmanın yanı sıra çok farklı beceriler gerektirir.  İyi bir yönetici olmalısınız, iyi bir muhasebe bilgisine sahip olunmalıdır gibi uğraştırıcı kısımlar da vardır. Poliklinikte başarılı bir diyetisyen olabilmek için başarılı bir iletişiminiz olmalıdır. İyi bir dinleyici ve öğretici olmalısınız. Gelen bireylerin isteklerini iyi anlamalısınız ve bunu anlatmalısınız. Sabırlı olmalısınız. Bir de mezun olunan bilgilerle tamamım diyemezsiniz. Poliklinik, en güncel bilgiler olan yerdir.  Çünkü gelen bireyler sosyal medya üzerinden internet üzerinden güncel bilgilere sahip olabilirler. Bu bilgilerin yanlışlarını düzeltebilmek için bunların altını doldurmanız gerekmektedir. Bildiklerinizden emin olmalısınız.” dedi.

“Danışanlara karşı otorite nasıl sağlanmalıdır çok sert yada yumuşak davranmayı nasıl ayarlayabiliriz?” sorusuna ilişkin Şahin, “Bu çok önemli bir sorudur. Bazı danışanlar kendilerine kızılmasından hoşlanır ama danışman dediğimiz şey otorite kurmak değil onlarla aynı şeyi istemektir. Bazı insanlar yönetilmeyi ister ve motivasyon ister. Ama bu tip motivasyonların çok tutulduğunu sanmıyorum. Korkuyla bir insanı uzun süre motive edemezsiniz. Bizim işimiz motive etmektir. Daha arkadaşça ve yol arkadaşlığı sağlayacak şekilde olmalıdır. Bireylerin nasıl daha iyi olabilir ve yaşam kalitesini arttırabilir şeklinde yaklaşırsanız daha başarılı olursunuz. O yüzden otorite yok, yol arkadaşlığı var diyorum.” dedi.

“Danışanlardan yediklerinin fotoğraflarını almayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna da cevap veren Şahin, “Etiktir ve sürdürülebilirliği kolaylaştırır. Verimi artırabilir. Danışanlarımdan not alacakları bir çetele veriyorum.” dedi.

Şahin ayrıca kilo verme sürecinde direnç kilosu konusundan da bahsetti. Şahin, “Bu tip durumlarda danışan bunu stres haline getirirse orada kendisini çok fazla kendi ile meşgul edebilir. Ya da hareket düzeyini azaltmıştır. Kaçamaklar yapmaya başlamış olabilir. Her zaman direnç kilosu değildir. Danışanın motivasyonunun azaldığı zamanlar da olabilir. Açlık diyetleri şok diyetler yapılmamalıdır. Ödül günü yaptığımız zaman sanki diğer günler yiyeceklere ceza vermiş gibi oluyorsunuz. Bunu ödülle ceza ile ilişkilendirmemek gerekir.” diye konuştu.

Programın ikinci oturumunda ise anne bebek beslenmesi ele alındı.  Şahin, “Anne çocuk beslenmesi alanında nasıl uzmanlaşılır?” sorusuna ilişkin, “Diyetisyen daha çok kendi çalıştığı tez konusu üzerinden bir unvan eklemiş olur. Ya da bir spor salonunda bir takımla çalışıldığında sporcu diyetisyeni olunmuş olur. Kendi çalışmalarımızla kendimize yakıştırdığımız unvanlar olur.” dedi.

Şahin ayrıca “Gebelik ve emzirme döneminde nelerle karşılaşılır? sorunu da cevaplandırdı. Şahin, “ Anne kısmını çok önemsiyorum. Gebelik dönemi bir bireyin nasıl yaşam sürecinin temellerinin atıldığı süreçtir. Annenin nasıl beslendiği sürece göre bebekler de beslenir. Annenin kullandığı besin takviyeleri gibi vs. birçok faktör vardır. Meseleye sadece kilo bazında bakmamalıyız. Bu dönemde diyetisyen desteği alan annelere kötü yaklaşımlar yapan insanlar vardır ve bu durumda bizler tam olarak aktarmamızdan kaynaklıdır. Ama sağlıklı beslenmek için bile diyet desteği alınabilir.  Emziklilik sürecinde aslında yeterince dinlenmek ve yeterince uyumak önemlidir. Annenin yeterli ve dengeli beslenmesi önemlidir. Emzirme döneminde zaten kalori veriliyor. Bu yüzden emziren kişi sağlıklı ve öğünde beslenmesi yeterlidir.” dedi.

 Emziklilik sürecinde diyet nasıl olur? sorusuna Şahin, “ Danışanımıza bol su içmesinin önemli olduğu, süt veriminin sadece beslenmeyle olmadığını ve dinlenmenin de önemli olduğunu söyleyebilirim. Destekleyici bazı gıdalar vardır; rezene, dereotu, yulaf gibi süt verimini arttıracak şeylerdir.”  dedi. Anne sütünü azaltan unsurlara da değinen Şahin, “Annenin duygusal iniş çıkışlarının iyi yönetilmesi, stres kaygısının azaltılması ve destek sistemlerinin yaklaşımları önemlidir. Süt arttırma ve azalması psikolojik olarak kaynaklanır. Ama öğün atlayabilir. Su tüketiminin arttırılması gerekir. Ayranla süt arttırıcı çorbayla süt verimini artırabilir. Bazen de ne olursa olsun anne her şeyi yapsa da sütü gelmeyebilir. Bunlar genetik ya da fizyolojik sebepten olabilir. Burada annelere fazla yük yükleniyor. Anneler bebeklerini zaten emzirmek ister. Bu konuda kadınların birbirlerine karşı yaptıkları aslında bir zorbalık vardır.” dedi.

Topluluğumuzun dolu dolu bilgi içeren alanında uzman isimler ile yaptığı söyleşileri @banu.bvd Instagram hesabından takip edebilirsiniz.


Fotoğraflar